
Yoksa giderek sanallaşıyor muyuz? Sanal dünya hayatımızın neresinde?
Eskiden beri var bu merak bende.Mesela televizyonda ufolarla ilgili bir program görürsem asla kaçırmam.Lisede filan evde bizimkilerle haberleri izlerken çıkan ufo görüntülerine ( ufoya hiç benzemeyenleri bile) "ahanda bu gerçekten ufo ben dememişmiytim ufo var" diye artistlenirdim.Hatta bi kaç kere uzaktan gelen uçağı ve ışık gösterilerini ufoya benzeterek bütün ev halkını balkona toplamıştım ama sonuç sıfır:))
Hayallerim her seferinde suya düştü ama elbet bir gün karşıma çıkacaklar.Tabi ben onları hep hümanist,sevgi dolu varlıklar olarak hayal ettiğim için gayet dostça yaklaşıyorum olaya.
Öbür türlü piskopat filan çıkarsa bu uzaylılar işimiz zor.Öle patatesli soğanlı Talu yahnisi olmak istemem.Hasıl-ı kelam var işte ufo felan yakında karşılaşırsanız Talu demişti dersiniz.Gördüğünüz ilk uzaylıya selamımı söyleyin.Evinize dönmeden Talu'ya uğrayın size datlu ikram etsin deyin:)
Birlikte yürüdüğümüz yolun uzunluğunu değil, yaşadığımız yolu hesapla!
Ben sana yağmur yağarken, gökyüzüne bakıp sevinmeyi öğrettim!
Sevinmeyi hesapla!
Gün gelir; ölürüm...
Yokluğumu hesapla!
Kainat boşluğunun sonsuzluğunda ritmik bir noktacık; dünya...
Koca dünyada ritmik bir noktacık; kalbim...
Rabbimin “Hiçbir yere sığmam; oraya sığarım” övgüsüyle yüce...
Ve ama, hırsının örsünde vahşice;
Kırılmayı hesapla!
Başucundaki eski bir kitap gibiyim çocukluğunu fısıldayan...
Beni değil, kendini verirsin eskiciye!
Ve seni kime sorarlar sonra?
Sen kime sorarsın kendini?
Kaybolmayı hesapla!
Beni bulabilirsin belki...
Ama belki...
Güvercinlerin olduğu yerde;
Fatih’te, Eyüp’te veya Yenicami’de...
Bir avuç yemi savururken havaya...
Sessizce ağlarken,
Veya.
Bıraktığın yerde;
Bulabilmeyi hesapla...
İlla ki ölürüm...
Yokluğumu hesapla!