ay böyle bir mesajı yaşını başını almış bir adam niye yazar ve facebook gibi bir yerden neden kız bulmaya çalışır sinir oldum .ebedi yok ettim seni yaşlı adam kusura bakma!
Salı, Aralık 30, 2008
Bebek katili israil
bu aralar İsrailin ,Filistene yaptığı zulüm ortada ve dünya buna sessiz kalıyor.insanın elinde hiçbir şey gelememesi kadar kötü bir şey yok.sadece dualarımızla yanlarında olabiliyoruz.keşke daha fazlasını yapabilsek
bizim elimizden bir şey gelmiyor ama buna engel olabileceklerin de sesi çıkmıyor Abd ve Avrupa dan tık yok .zaten onların bir şeyler yapmasını beklemek hata.ya peki o zengin Arap Emirliklerinin sesi neden çıkmıyor.neden herkes bu kadar sessiz ve kendi çıkarları peşinde?
100 yıl önceki biizim yaptığımız iddia edilen sözde ermeni soykırımını insanlar protesto ederken,şu an Filisten e yapılan soykırımına neden kimse engel olmuyor ne biçim bir dünyada yaşıyoruzz.çok doluyum ve sinirliyim bu konuda yazacak çok şey var ama sadece yazmak neye yarar?Son diyeceğim:
Dünya yılbaşını kutlasın biz Filistin'in yasındayız...
Perşembe, Aralık 18, 2008
Kıvanç'a kargışşş
Dikkat bu yazı bol miktarda sinir ve asabiyet bulunduğundan 7 yaşının altındaki okuyucularımızın okumamasını öneriyoruz." ben 7 yaşının altındayım zaten okuma yazmada bilmiyom apla "diyorsan diyecek sözüm yok
Bundan bi kaç gönderim öncesinde Kıvanç Tatlıtuğ'a kimseye yapmadığım iltifatları yapmış,yerlere göklere sığdıramamış,facebookta fanı olmuş idim.Hay benim laptopumun içine su kaçsaydı da bunları yapmasaydım,televizyonumun receiveri bozulsaydı da senin boy boy yer aldığın magazin foreverlerı seyretmeseydimm
kendime bu kadar kargış etttikten sonra sıra sana geldi hey gidi Kıvanç hey gidi delüğanlı yaptıkların boyuna posuna endamına yakıştı mı?
Şu yazımın sonunda "Allah sahibine bağışlasın "demiştim aslında orada bıyık altından "Allah senii Azra Akın'a bağışlasın"demek istemiştim ama sen ne yaptın mis gibi dünya güzeli kızı aldattın hemide kiminleeee.
Söylemeye dilim varmıyorr..Allaan çikin betisi ,yerden bitmesi ,yaşını kırka dayamış Meltem Cumbul ile ... artık senin ilgili bütün platonik duygularıma son veriyorum ,faceboktaki hayran listenden çıkıyorum.Sende mi Brütüs??
bir çok gereksiz erkeğin yaptığı gibi sende mi aldattın sevgilini?oysaki seni seviyeli ilişkinle, Laila dan çıkarken yüzündeki tatlı gülümsemenle hatırlardık ama şimdi o sarı kafan ve yüzündeki o hınzır gülümsemeyle hatırlayacağım .oysa ben pambıq suratındaki saflığa aldanıp seni onlardan saymamıştım.
bak şu yukarıdaki resme boy pos uyumu desen var,Asuman Cruse nin bahsettiği ten uyumuu desen o da var daha ne istiyon Allah tan cezanı mı?
Not:Bu olaya Azra benim kadar tepki vermişmidir bilinmez.Feminen tarafım kabardı
Gora ile Arog arasında bir yerlerdeyim
evet efenim çok konuşulan Arog filmine ben de teşrif ettim.Zaten daha önce Gora kadar iyi olmadığına dair duyumlarım vardı.İzledikten sonra ben de bu fikre sonuna kadar katıldım
bi kere kostümler ,mekan,efektler süper 1.bölüm sırf onlar için izlenir ama filmde doğru düzgün espiri yok,film ilerledikçe sıkıyor bir de film çok uzun 2,30 saat ,benim film bittiğinde ilk söylediğim şey "oh bea" oldu.Hatta bi ara bütün izleyiciler bir olup avea reklamındaki gibi oh be şarkısını söyleyecektik o kadar baydı.
Biliyorum benim bu yazdıklarım siizin bu filme gitmenize engel olmayack çünkü bi kere Cem Yılmaz yazıp ,oynamış ve öncesinde Gora gibi bi film var,ister istemez merak edilecek ve gidilecek bende aynen öyle yaptım siz de yapın hiç çekinmeyin izleyin .
Mehmet Ali erbil ne demiş : cem yılmaz arog ta çekse, gurakta çekse, vırakta çekse seyirci izler.hadi bakalım size de iyi seyirlerr
Perşembe, Aralık 11, 2008
Yakışıklı olunmaz doğulur
Bu aralar bir çok arkadaşım Özcan Deniz'in yakışıklılığından bahseder durumda.Şöyle yakışıklı böyle karizma diye..Tamam bi kusuru yok (ama ben onu her ekranda gördüğümde eski hali beynimin kenarında canlanıyor. ilk çktığı zamanlar ,ondan sonra biraz façayı düzeltip prestij müzik aleminde mahsun,alışan,özcan üçlüsünü oluşturduğu zaman,sonra biraz daha zamana ayak uydurup arabeskten popa geçiş ve burnunu düzeltme...... ve şimdiki yakışılı karizma Özcann..keşke önceki evrelerini bilmeseydim:)onun için şuan ki halini çokbeğen(e)miyorum.
Kimi beğendiğime gelince,
ben kendimi bildim bileli sarışın erkeklerden hazetmezdim ta kii Kıvanç Tatlıtuğ'un Menekşe ile Halil dizisini izlyene kadar.Daha önce Kıvanç,Gümüş adlı dizide oynamıştı ama o hali hiç çekici değildi saçlarını kesitirnce gözümde büyüdü büyüdü ve ilk kez bana göre sarışın bir yakışıklı görmüş oldum.Yahu hiç bi kusuru olmaz mı bi insanın Kıvanç'da öyle pambıq gibi .nese ne diyelim Allah sahibine bağışlasın.:)
Cumartesi, Aralık 06, 2008
sağım solum önüm arkam sobeee
Sevgili Haccecan tarafından sobelenmişim:)
Konu:buz dolabınızda ne var?
Bizim buzdolabı en fazla bir gün dolu olur.Ertesi gün hepsi tüketilir:) Öyle tıka basa market alışverişi de yoktur.Çünkü kendi marketimiz olduğundan her akşam o gün ne eksik varsa abimden isteriz o da getirir.
Yemek yemeyi çok severim .Benim için hayatın anlamlarından biri.Yani doymak için değil zevk için yerim.Hatta ablam ile alışverişe sırf dışarda yemek yemek arzusu ile giderdim.bir de yemek yerken çevrem ile bütün ilişkim kesilir yemeğe odaklanırım.
Şimdi bu yazıyı okuduktan sonra obez olduğumu düşünenler olabilir ama çok şükür şişko değilim :) .
Bu kadar yemeği sevmeme rağmen yemek yapmayı bilmiyorumm.Annem yemekleri yaptığı için bana fırsat kalmıyor zaten annem de çok güzel yemek yapar,yemekteyiz programına katılması için ısrarlarım sürüyor.
Buzdolabımızdakiler: peynir,yeşil zeytin,siyah zeytin,reçel, bal,çokokrem (kahvaltının vazgeçilmezleri)
domates,yeşil fasulye,önceki günden kalma makarna,çorba,yeşillik
sucuk,pastırma,vazgeçilmez olan kola
Ben de bu bir blog kaydi ile varaka gülşahı sobeliyorum.
Cuma, Aralık 05, 2008
Issız adam filmindeki beğendiğim replikler
filmde beğendiğim replikler :
Alper: Seni tanıdığımdan beri, her gün bayram sabahı sevincinde geçiyor
******************
Alper sarhoş olarak Ada nın kapsına elinde çiçeklerle dayanır.
Ada:sahoş olmadan önce mi aldın çiçekleri sonra mı??
Alper:ne farkeder ki?
Ada:bir kadın için çok şey farkeder
(çok doğru bir şey bu sarhoş bir insana her isteidğini aldırabilirsin önemli olan ayıkken almak)
**************
Alper:ben ayrılmak istiyorum
Ada: ağzına s.çayım
*********************
Alper ayrılmak istediğini söyledikten sonra
Ada:sen şuan kar üzerinde yatıyorsun,uyku tatlı geliyor ama ölüme gidiyorsun
ISSIZ ADAM ISINIRSA .....
Film, geçmişte iyi bir film deneyimi olmuş başarılı bir yönetmene sahipken, bu denli güzel eleştiriler almışken, yanına sevgilisini alan her türk genci ağlamaya şartlanmışken ışıklar kapandı ve filme geçildi. Issız adam göründü aslında tipsiz adamdı ıssız değil. Saçları ters dönmüş bir ayakkabı gibiydi, değme amelelere taş çıkaracak bir kıl topağıydı özünde… Çarpık ilişkileri vardı psikolojisi bozuktu ama filmde teşhisi konulamadı ya da konuldu…. Issızlık literatüre sapıklığın bir türü olarak geçti biz farkında olmadık… Film başlar başlamaz adamımız bir gruba girdi evli bir çifte üçüncü oldu, akabinde sado-mazo bir ilişkiye yeltendi, başroldeki kıza zıpladı, bir yaşlı kadına atladı, sayısız yaşlı ev hanımını ve hayat kadınına ise hiç değinmek istemiyorum…. Bi ara iyi ki ıssızmış adam ya bide ısınsa ne yapacaktı acaba demekten kendimi alamadım zuahah. Hatta perdeden çıkıp geleceğinden korkan koltuklarına sıkı sıkı sarılan insanlar gördüm muahahah
Konusu çok basitti, oyuncular iki kişiden ibaretti, klasik aşk hikayesiydi ama realiteden uzaktı. Tipsiz pardon ıssız adamımız yeşil gözlü ceylan kızımızı çok basit tavlamıştı o tiple, bayat esprilerle kızda dünden hazırdı ellaaam tanışmasıyla yatmaları bir oldu… Film zaten Türk aile yapısını ve toplumsal hayatını çok iyi anlatıyordu bu açıdan. Yönetmen ya kavanozda yetişmişti yada yabancı bir yaşam standartını bizim diye itelemişti bize onu anladım en nihayetinde…..
Issız adamımızın bu performansı lise yıllarımı getirdi aklıma nasıl saf, nasıl temizdim, bir de kız arkadaşım vardı…. Yeni gürlediğimiz, karşı cinsi etkileme peşinde koştuğumuz yıllardı. O zamanlarda da sinema, güzel duygusal bir film seçimi, hem karşı cinsi duyguya boğma hem de seçiminden dolayı nasıl ince bir insan oluşunun karşı tarafça fark edilmesi açısından önemli bir seçenekti. Şöyle afişlere baktığımı hatırlıyorum aralarından birisi çok güzeldi Panama vardı işte palmiyeler falan filan…. Ambiyans süper dedim ismi de panama terzisiydi filmin. Garibim terzinin başından geçebilecek en baba aksiyon aşktır herhalde dedim ve aldım iki bilet. Gene kız arkadaş yanda…. Işıklar karardı film başladı terzi göründü…. Bir, iki ,üç terzi durmuyordu maşallahı vardı adamın, panamada hatun bırakmadı öle deyim. Hatta aradan önce salonun yarısı salonu boşalttı. Sayıyla yedi kişi kalmışızdır en fazla salonda o derece bi ortam gelişti bir anda. Yanımdaki kızcağız ne düşünmüştür acaba hiç sormadım. Zaten çok uzunda çıkamadık ayrıldık hep merak ederim bu filmin ne derece bir etkisi oldu diye zuahahah …. İnce olmak isterken sapık olmak hoş bi duygu değildi ne o zaman ne de şimdi….
Issız adam fantezileri geliştirirken aynı kumpasa geldiğimi hissettim bir an ama şükür ki bu filmi kız arkadaşım önermişti okkalı bir nefes aldım… Sonra benim lise yıllarımda düştüğüm duruma düşebilecek insanlar geldi aklıma üzüldüm. Issız adam balonu fena patlamıştı. Filmde sonlara doğru karşılıklı bir konuşma geçiyordu insanların duyguya boğulduğu lafta… O ilişkiyi ayrıcalıklı yapan adamın anormal olmasıydı ve kimseye bağlanamamasıydı yoksa son derece klişe bir konuydu.. O içten konuşma sahnelerine duygulananlar “selvi boylum al yazmalımda “ kadınım Asyam ” diyen iç seste ne yaparlardı acaba… Millet ağlamaya kastırmıştı kendini nitekim bir takım kız tayfasıda başarmıştı. Çıkarken gördüm bir kaç tane ağlak tip inanılmazdı…. Bu kadar çok iş tutma sahnesinin olduğu bir film genç kızlarımızı ağlatmayı başarmıştı zuahahaha… Şartlananlar şartını yerine getirdi gibi geldi çoğunlukla bana…. Sonra kendi kendime söylendim peki senin günahın neydi Panama Terzisi senin günahın neydi acaba ? O zaman sinemayı boşaltan ıyyyyk bu film sapıkça diyip, benden yanımdaki kızcağızdan başka filmin sonunu beklemeyen türk gençliği nereye gitmişti acaba… Öyle ki bazıları ağlamıştı bile zuahahahh :O Evril gençlik evrilebildiğin kadar….. Uykusuz_Ejder
Pazartesi, Aralık 01, 2008
Gerçek kesit
- bu olay tamamen gerçek olup ,hayal ürünü kahramanlara ve olaylara yer verilmemiştir
talu adlı şahıs oturmuş televizyon seyrederken ablası bir an da içeri girer ve kesin bir dille "bugün diyete başlayacağım ve saat 6 dan sonra hiçbir şey yemeyeceğim"der .talu'da" hadi gazan mübarek olsun" der ve "annem 10 lu halley almış getirsene "diye ekler.ablası bir hışımla mutfağa gidip halleyleri getirir 5 er 5 er üleştirerek dağıtılır ve talu ve ablası 10 halleyi orada bitirir ama dikkat çekilecek husus talu rejimde değildir ve ablası rejimde dir.
bu gerçek ablasının suratına bir kapı gibi çarpar ama kendini rahatlatma politikası izler onun için diyetsaat 6 dan sonra sadece meyve yiyerek yapılan bir unsurdur.6dan önce her istenen yenilebilir buna dayanılarak de annenin yaptığı bütün yemekler de yenir.
ve saat 6 sularından sonrasını gösterir talunun ablası acıkmış etrafta volta atar. Talu ne bulduysa ablasına göstererek yer ve pis pis gülerek ablasına " sen diyetteydin de mi"der ablası evdeki bütün meyveleri çekirge gibi yemeye başlar ,3 kilo meyve bi anda yok olur ama yinede meyveler ona tokluk hissi vermez .buna rağmen dayanmaya çalışır ama yavaştan şuur kaybı meydana gelir.
saat 11 e kadar dayandıktan sonra Talu'ya zorla yaşpasta yaptırılır ve saat 12 sularında yaşpasta iki kardeş tarafından bitirilir ve yedikleri üzerine yatılır .
ben yıllar öncesinde rejim yapamadığım farkına varıp bir daha bu işlere bulaşmamıştım ama abla hanım hala diyet yapabilme potansiyeli olduğunu savunur ve böyle maceraları sıkça yaşar.
Perşembe, Kasım 27, 2008
düşün düşün......
sevgili Haccecan tarafından sobelenmişim.60 saniyede aklımızdan neler geçiyormuş sorumuz.Aslında 60 saniye ile kısıtl kalmayıp ben gün içinde ne düşünürüm onları yazacağım
*Tatlı bir şey yediğim zaman "ay tuzlu bir şe olsa da yesem "diye düşünürüm.Tuzlu bir şey yediğim zamanda" tatlı bir şey olsunda yesemm" diye düşnürüm bu böyle bir kısır döngü şeklinde devam eder.Aklım sürekli yemekte olur:)
*Gece uyuyacağım zaman televizyondan gelen "çıt" sesinin nedenini merak ederim,düşünürüm,düşünürüm aklıma ,kötü şeyler getiririm,korkarım,tırsarım sonra uykuya dalarım .
*Bir dilenci gördüğümde veya durumu kötü olan birini gördüğümde çok zengin olsamda herkese yardım etsem diye düşünürüm sonra hiçbir şey yapmadan yanlarından süzülerek geçerim:) (içinizden yuh diyorsunuzdur, tabiki arada 3-5 sakal atıyoruz:p)
*Metroda otururken karşımdakilerinin yüzüne dikkatle bakıp onları rahatsız etmek yerine ayakkabılarına bakar giyimlerine uymuş mu diye düşünürüm,en güzelini seçerim felan
*Otobüs gelmediği zamanlar "bir tanıdık arabayla geçsede beni bıraksa"( hiç bir zaman bu dileğim gerçekleşmemiştirr)
Aklımdan geçen kısa düşünceler
*Dip boyam geldi yine pöf
*Evde kola var mı acaba??
*Obama'nın baikan seçilmesi iyi oldu galiba yaşasın negrolar
*Deniz Baykal evli miydi yaa??
*Dip boyam yine geldii pöf
*Doğum günümde kim bana ne alacak?
*Bugün hangi diziler vardı?
*Yüksek lisans için şehir dışına gitsem mi gitmesem mi?
bende lobelyayı sobeliyorumm
Çarşamba, Kasım 26, 2008
Anne ben " Maria" olacağım
Maria Sharapovanın yolunda hızlı adımlarla ilerliyorum:P Tenise başlayalı 1 ay oldu ama benim umutlarım büyük :
Mesela Hülya Cup'a katılmak istiyorum.Hülya Avşar ile karşı karşıya gelip" alırım raketini Hülyaa" demek istiyorum.
Maria gibi ayakkabımın nike işaretini altın işlemeli yaptırmak istiyorum.
Raketimi açık arttırma ile satıp paraları cebe atmak istiyorum
bir elimle raketimle topu karşılarken diğer elimle de hayranlarıma imza dağıtmak istiyorum.
bunları istemekle birlikte bu yaştan sonra bunların olmayacağını bilip haftasonları iki top dövüp stresimi atıp geliyorumm ve bundan da büyük keyif alıyorum:))
Salı, Kasım 25, 2008
Dehşet-ül Vahşet
amanın bi hata yaptım testere 5 filmine gittim . filmin daha önceki serilerini izlememiştim bu serisiyle tanış oldum ve ne göreyim kan,vahşet,zekice kurulmuş tuzaklar,ölenler,sağ kalanlar,tam ölecekken kurtulanlar,kendini yerdn yere vuranlar vb..film güzeldi ama kana dayanamadığım içi filmin yarısında gözlerimi kapatmak zorumda kaldım..
Filmden çıktığımda her önüme gelene sorduğum soruşu oldu: Şimdi bi odadasınız odadan çıkamazsanız bomba patlayacak ve iki kişisiniz kurtulmanız içi oradaki bi alete 6 litre kan akıtmanız lazım bir kişiden 6 lt kan akıtırsanız o kişi ölür ama iki kişidn 3 er lire kan akıtırsanız ikinizinde yaşama şansı var ama soru şu ki kanın akıtılma yöntemi bi alete elinizi sokuyorsunu ve elinizi orta parmakta itibaren boydan boya ikiye ayırıyor .YAni kolunuz tamamen bedeninizden ayrılmıyo ikiye sallanıyor
benim cevabım şuydu patlasın bomba öleyim gideyim dayanamam ben kolumun rendelenmesineee ölimm bildiğin öleyimm iştee
Pazartesi, Kasım 24, 2008
Nostalji
Biraz nostalji yapayım dedim ve HAkan Peker'in eski şarkısı Uçuk Kaçık'ı yayınladım.Baya bi eski bir parça olması lazım bunu da şurdan anlıyorum :ben bu klipte o kadar erkek oyuncu varken mızıka çalan bebeyi beğenmiştim:)) yani düşünün demekki o yaşlardaymışım.O zamanların popüler bir şarkısıydı,zamanın klip anlayışının üstünde bir klibi var.Uzun bir süre sonra yani Şimdi izlediğimde de vay be güzel klipmiş dedirtti.Hakan Peker taksiden indiğinde tipi gazoz kapağı gibi ama mahallenin zibidi tipleri onu da kendilerine benzetiyorlar iyi de yapıyorlar. son bomba en sonun da abisi Zafer Peker taksiden gazoz kapağı tipiyle iniyor.Çok hoş yaa:))
Not:hakan peker 'in şuanla 10 yıl önceki hali arasındaki 7farkı bulun desem bi halt bulamayız,Ajda Pekkan bir, hakan peker ikii...
Çarşamba, Kasım 19, 2008
Yol ayrımları
Facebook Çılgınlığı
facebook iyice yonjaya dönmeye başladı cidden, önceden ekleyen kişileri anımsayamıyorsam belki tanıyorumdur diyip"eklemişsiniz ama tanıyamadım" gibi bir mesaj atıyordum şimdi artık direk ignoreye basıyorum hele şu mesajtan sonra iyice tepem attı.
saçları beyazlamış yaklaşık 50 yaşlarında bir adam ekleme talebi göndermiş bende "tanıyamadım" diye bir mesaj attım cevap aynen şu direk kopyalıyorum.
"bende .....! tanımadım ...peki tanıdıklarımdan farkınız ne ...bence kimse kimseyi tanımıyor ve bir rol üstlenmişiz oynuyoruz...bu en kolayı istemiyorsan siler kurtulursun ...kim bu diye merak edersen...? ateist bir lazım sosyalist bir düşüncem,ve zamanımın en iyi ,en tatlı geçmesini arzulayanlardanım.,,,,, güzele hayranım ve yanımda ister dost ister sevgili olarak taşımaktan mutlumolurum.....doğayı...
ay böyle bir mesajı yaşını başını almış bir adam niye yazar ve facebook gibi bir yerden neden kız bulmaya çalışır sinir oldum .ebedi yok ettim seni yaşlı adam kusura bakma!
Cuma, Kasım 14, 2008
Çat Kapı
"Aşk, kalbimizin saygısız misafiridir,bize sormadan gelir,bize sormadan gider."
Ne kadar doğru söylemiş Cenap Şahabettin,ne kadar saygısız olsa da herkes misafir etmiştir onu en az bir kere,çekmiştir acısını,yaşamıştır mutluluğunu.Onsuz eksik gibidir hayat,bir boşluk vardır ta derinlerde..İşte onu doldurmak gerekir en doğru zaman ve yerde.En önemlisi de en doğru kişiyle. En doğru kişiyi bulmanız dileğiyle...
Salı, Kasım 11, 2008
saykoo
Benim ilginç kız arkadaşlarım var ya..Küstüğümde,trip yaptığımda cep telefonumdan arayıp İsmail Yk yı dinleten cinsten.Bir değil iki değil yahu bu nasıl bir psikopatlıktır .tamam darılmış olabilirim niye arar müzik dinletirsin,ha yaptın böyle bir süzüklük neden ismail yk yaw .Cep numaramı değiştirmeye kalksam saçmalık olur.Numamı değiştirip en yakın arkadaşına vermemek gibi bi durum olamaz .bu durumda tek bir yol kalıyor arkadaşımı rehabilite merkezine yollayıp bir süre tatil yapmasını sağlamak bütün masraflar benden haydi hayırlı traşlar.
Pazar, Kasım 09, 2008
Değerini Bilin
2.Suyun: Su sayacımız kartlı olacağı için 4 gün boyunca susuz kaldık ve bu suyun değerini daha bi iyi anlamamızı sağladı .Neymiş efendim taşıma su ile değirmen dönmezmiş denedik,gördük
3.Rimel: Rimelim bittiğinden beri bi fırsatım olupta alamadım.Rimelsiz farın, allığın,dudak parlatıcısının hiç bir anlamı yokmuş hayattan soğuttu bu rimelsizlik beni:p
4.Pufidik yastık: yatağa oturupta laptopu kucağına aldığın zaman sırtına duvara dayamak yerine pufidik yastığına dayar huzur içinde nette çılgınlar gibi dolaşırsın ama pufidik yastığın olmadığı zamanlarda sırtının ağrısından hiç bi halt yapamaz kafayı vurduğun gibi uyursun
5.Diş Fırçasınızın: Bi yere misafirliğe gidipte yanınıza diş fırçanızı almaya unuttuğunuza,bir kaç gün diş fırçalamadığınızda dişiniz de olan ağırlığı hissedip arkadaşınıza umutla, bi kerelik snein fırçanı kullanabilir miyim diye sorarsınız ama onun şaşkın ve kötü bakışları karşısında şaka yapmıştım demeyi uygun görüp boynunuzu bükerek parmağınıza diş macununu sürüp dişinizi fırçalarsınız(buna fırçalamak denmez sanırım dişi parmaklamak denir)
6.mp3:şehir merkezine çok uzakta oturuyorsanız bir yere gitmeniz gerekitiğinde 2 saatlik şehirler arası yolculuk tadındaki (hatta o kadarki yolluk bile hazılıyorum bazen) gidiş-gelişlerinizdeki size arkadaş olacak tek araç mp3 olsa gerek.
Arkadaşlarım bunların değerini bilin .Siz bilmezseniz de Talucanınız sizin için değerini bilecek.
Cumartesi, Kasım 08, 2008
düğün-dernek
Pazartesi, Kasım 03, 2008
küresel ısınmaya kesin çözüm
bugün bir arkadaşım küresel ısınmaya çare bulundu dedi .bende ciddi bir haber var da onu söyleyecek sandım.Sonra " bilim adamların senden iki tane daha klonlarsa bu soğukluğunla küresel ısınma felan kalmaz " dedi:((
oysaki bana göre ben sevecen,sıcak kanlı , iyi bir kızım:((
Perşembe, Ekim 30, 2008
Ben küçükkene...
Çocukluğumuzda şuankinden farklı bir çok şey vardı mesela eskiden o zamanın çok küçük parasına meybuzlar vardı renk renk.evdekilerden para koparıp koşa koşa gider alır yerdik o boyalı şeyleri.şimdiki çocuklara versek yüzüne bakmazlardondurmada aşağısını yemiyorlar veletler.sonra sakızdan çıkan çıkartmalar vardı onların böyle kağıtları olurdu kağıttaki yerlerine yapıştıırıp, tamamlamaya çalışırdık ve böylece hediyeyi kazanacaktır.bir kere Sindy bebekli çıkartmaların birçoğunu tamamlayıp yerine yapıştırmıştım ,çok az bir eksiği kalmıştı. o arada arkadaşlarla ip atlayacaktır.orada komşumuzda birileriyle oturmuş sohbet ediyordu. çıkarma kağıdımı tutsun diye ona vermiştim ve baya da bir tembihlemiştim aman bir şey olmasın diye.sonra arkadaşlarla oynadık ,oyun bitince kadının yanına gidince ne göreyim bizimki kağıdı dürmüş dişini karıştırıyor:(bir sürü ağlamıştım..Daha sonra başka bi çıkartmanın hepsini tamamlamış adrese postalamıştık bize göre ateri kazanmıştık sözde göndereceklerdi haftalar geçti bir şey gönderen yok.sakızın üzerinde yazan telefonu aramıştık bir kamyoncu derneğinin telefon numarasıymış :)
Ateri demişken bir gün yine küçükken televizyon kanallarını ayarlarken bir baktım mario oyunu ama tv kanallarında değil ,alt kattaki çocuğun oynadığı oyun biizim evde çekiyor,mario ile tanışmam böyle oldu ,ben uzun süre otrup çocuğun oynadığı oyunu izledim , sonra tutturdum bende ateri istiyorum diye sonra benimde aterim oldu bir çok arkadaşımın olduğu gibi, bide bu aterilerin kasetleri vardı ,arkadaşlarla takas felan ederdik .
Bir de ben çocukkene bir oyun uydurmuştum ve arkadaşlarım arasıında baya bi tutulmuştu.aslında tam bir oyun değildi ama çok eğlenceliydi mesela iki arkadaşsak biri gözünü kapardı diğeri onu gezidirirdi.ayağını kaldır ,indir diye direktifler verirdik ve mahallenin değişik yerlerine götürürdük .bir gün ben gözümü kapatacağım sıra arkadaşımda gözünü kapatmış ikimiz birden yeri boylamıştık azğımıza kumlar dolmuş,ellerimz kanıyordu ama biz kahkalar ile gülüyorduk:) ayy yazdıkça bir sürü çocukluk anım geliyor aklıma burada kesiyorum:)
Salı, Ekim 28, 2008
taşınmıştım ki....
Salı, Ekim 21, 2008
Gazili Aslanlar ile maç keyfi
Bu hafta sonu arkadaşlarla,bir değişiklik olsun dedik ve maçı evde izlemek yerine bahçelide Gazili Aslanlarlaizledik ,yalnız bu maçın organizasyonu net üzerinden yapıldığı için bu organizasynlara katılacakları tanımıyorduk normalde 17.30 toplanılacakken ben nasıl olduysa 17.00 diye okumuşum dört arkadaş metro çıkışında bekliyoruz gelen yok giden yok yoldan geçen her galatasaray formalıyı yanımıza geliyor sanıp seviniyoruz ama nafile.arkadaşlar arasında adım hep felaket tellalcısı olarak anılır hemen her şeyi olumsuz düşünürüm mesela sınıfça pikniğe gittiğimiz birgün çok kötü yağmur yağmıştı fena halde ıslanmıştık ben otobüse binip yola çıktığımız andan itibaren pikniğin sonuna kadar zatüre olup öleceğiz ,kesin baraj taşacak ben yüzme bilmiyorum,bu yağmur asit yağmuru olabilir eriyebiliriz gibi çeşitli senaryolar yazarak arkadaşları deli etmiştim.o günde yok kimse gelmicek,bu bize yapılan bi şaka gibi bir çok saçma senaryo yaparak bizimkileri deli ettim sonun metornun ucunda gGalatasaray atkılı bir çocuk belirdi ,diğer yandan bir başkası geldii her biri farklı yerlerde bekliyor kimse kaynaşmıyor .sonra tuttum biizmkileri 2 tane kız gelmişti yanlarına gtttik sonra gören geldi ve toplandık.yaklaşık 25 kişi olduk tezahuratlara maçı izleyeceğimiz cafeye koyulduk.yolda trabzonsporlar koca hopörlerler getirmiş kol bastı çalıyorlar kendileince eğleniyorlar onlara karşı tırsa tırsa (burada tırsan benim)bikaç tezahurat ettikten sonra neyse sonunda cafeye ulaştık . maçı gerçekten de kaliteli insanlarla izlemek çok eğlenceli ve güzel oluyor maçta iki pozisyonu kaçrıdım birincisi ilk goldü arkadaşım yanımda vıdı vıdı ederken göremedim ve sinir oldum diğeride ayhanın verdiği frikikti onu da iyiki kaçırmışım:p bu arada ben hala fanatik bir galatasaraylı olduğum halde henüz stadyumda maç izleyemedim:(aile meclisinde izin çıkmıyor yok küfür ediyorlarmış,yok kavga çıkarmış diye oysaki blogtaki ilk serzenişimi taa bu yazıda yapmıştım.hala bi gelişme yok:(
Cumartesi, Ekim 18, 2008
Afgan Kızı-Şarbat Gula
Bu Afgan kızının keskin bakışlarını hepiniz hatırlarsınız . Şarbat Gula'nın1985 yılında12 yaşındayken Pakistan mülteci kampındayken çekilmiş bir fotoğraf gözlerindeki derinlik beni çok etkliyor.uzun zamandan sonra bu fotoğrafı tekrar görünce bloguma koyup biraz bahsetmek i istedim.
Bu fotoğrafı çeken fotoğrafçı 20 yıl kadar süren araştırmaları sonucu Gula'yı Afgaistan'da buluyor ve tekrar fotoğraflıyor. göz irisinin biyometri teknolojisi ile incelenmesi sonucu Şarbat Gula'nın bulunan kişi olduğu kesinleşiyor.Ona en çok istediği şey soruluyor ,isteğinin hacca gitmek olduğu öğrenildiğinde hacca gönderiliyor
son fotoğrafında görüldüğü gibi hayat ondan çok şeyi alıp götürmüş.gözlerideki derinlikten bile çok şey kaybetmiş.
Bir de ilk resmin mizahi şeklini koyayım Mona-Gula karışımı:)
Cuma, Ekim 17, 2008
tutamıyoruz zamanı
zaman hızla akıp gidiyor tutamıyoruz.mutlu anlarımızda, mutluluk sarhoşuyken zamanın nasıl geçtiği anlamıyoruz, mutsuz olduğumuzda bile hiç geçmeyeck zannettiğimiz zamanın geçip ,acıları dindirmesi de iyi ve kötü her anın bitmesinin göstergesi değil mi?..insanoğlu unutmuş ki , doğduğunda ölümle nişanlı ve ebedi nişanlısına er geç kavuşacak.o zaman can yakmak,hak yemek niye?
resmin kaynağı:Kevser Banu
Cumartesi, Ekim 11, 2008
lerzan .......?
Kızılay da bir arkadaşımla yürürken bir kadın bizi durdurur "Lerzan diye bir sanatçı vardısoyadı neydi" der.Ben de yıllardır bu soruyu bekliyormuşcasına hazırlıklı gibi tek kelimeyle"Mutlu" cevabını verdikten sonra herkes yoluna devam eder.
Hani bazen bir şey aklımıza takılır ama bir türlü hatırlayamayız sanırım o kadına da böyle oldu.Arada bana da oluyor ama hiç sokaktan birini çeviripte bu neydi diye sormuyorum:)
Perşembe, Ekim 09, 2008
Pazartesi, Ekim 06, 2008
Cuma, Ekim 03, 2008
Artık...
ben insanları üzmemek ve kırmamak için bu kadar uğraşırken ,insanların bu kadar umarsız davranmalarına dayanamıyorum.siz siz olun kimseye haddinden fazla değer vermeyin üzülen siz olursunuz valla bak!Artık bende böyle..
Çarşamba, Ekim 01, 2008
Dolabımdaki Kara Delik
Paramın neredeyse tamamına yakınını kıyafete yatırıyorum yani sermayeyi kediye felan değil direk eşeğe yüklüyorum eşekte kuyruğunu sallaya sallaya gidiyor.İşin kötü yanı o kadar kıyafet almama rağmen giyecek bir şeyim yokmuş gibi geliyor. ne zaman bi yere gidecek olsam ben ne giyeceğim diye hayıflanıyorum. Sonunda dolabımda kara delik olduğuna kanaat getirdim.Kara delik bütün kıyafetlerimi içine çekiyor bana da çal çaputtan başka bir şey bırakmıyor.Bundan sonra İnsani yardım derneklerine kıyafet için başvuracağım ,kıyafetlerimi onlar karşılasınlar .Çok ahım şahım şeyler vermeselerde olur biraz şıkımsı(Türk Dil Kurumuna benden hediye olsun bu kelime)olsun yeter.Ha bu arada birgün beni evde bulamazlarsa anneme dolaptaki kara deliğe bakmasını söyleyin.Bakarsınız birgün beni de içine çeker.ozaman yapılacak tek şey dolabın önüne bir tabak tatlı koymanız emin olur datlu için ne yapar ne eder o delikten çıkarım.
Salı, Eylül 30, 2008
Hayırlı Bayramlar
Minareden atlarım ,bayramınızı kutlarım:)
Bol şekerli,tatlılı ,harçlıklı bayramlar..
Dip Not:Ramazan Bayramına, Şeker Bayramı diyen zihniyete gıcık oluyorumm
Pazartesi, Eylül 29, 2008
Salı, Eylül 16, 2008
uykuuuu
uyku düzenim sıfırr... bugün sabahın 8.30unda uyuyabildim .eskiden ramazan başladığı zaman annem zor zorunaa sahura uyandırıdı böyle gözümden uyku akarak yemeği yerdim ne yediğimi,ne kadar yediğimi hatırlamadan yatağa atardım kendimi,bunubile ayrı bir tadı vardı..ramazan başladığından beri bu duyguyu yaşayamadım çünkü hiç uyumadan sahuru yapıyorum .buraya gldiğim ilk zamanlar sabah 6 ya doğru uyuyordum bu normal geliyordu ama bugün iyice zıvanadan çıktım 6 da yatağa girdim gözümde bir damla uyku yok sonunda gün ışıdı,bebeler okullarına girdi istiklal marşını okudu benim daha gözüm açık,ablam işe gitmek için uyanmış böh yaptım ben hala uyumadım ki dedim muzip bi şekilde:)..sabaha kadar ne mi yapıyoruz? sema sayesinde sabaha kadar bütün kanallardaki ibret veren dizileri izliyoruz flash tv dekiler çok komik oluyor :)onun dışında nihat hatipoğlunun güzel sahur programı oluyor onu izliyoruz birazda nete girdikmi sabahı ediyoruz sonrada öğlen 4-5 gibi uyanıyoruz:(
eve gidince zaten annem zorla uyku düzenimizi düzeltir,bir disiplene sokar.istanbula 1 haftalığına gelmiştim ama 20 gün oldu sırf üşendiğimden eve dönemiyorum ,o yolculuğu kim çekecek diye burada iyice tembelleştim:)neyseki yarın inş evimde olacağım :)
Pazar, Eylül 14, 2008
sinir topağı
Ben nasıl biriyim ya kendimi çözemedim.insanlara sinirli olmadığımı,sakin bir insan olduğumu söylerim ama yanlış tanıtıyorum kendimi heralde. bi anda parlıyorum ,sinir yumağı haline geliyorum sonra sonra pıssss sinirim sönüyor.çok tripcan olduğumu söylerler ama en uzun tribim 2 dakika sürer gönlümü almak çok kolaydır.ben bu yazıyı neden mi yazdım?çünkü şimdi o sinir topağı hallerinden birindeyim eminim birazdan geçecek,geçmeli,geçiyor,geçti galiba:)
Cumartesi, Eylül 13, 2008
Aşk-ı Virane
Bu aralar en son aldığım cd Rafet el Roman 'ın çıkardığı Bir Roman Gibi adlı albümü.Rafet i severim her ne kadar hayranı olmasam da bundan önceki hemen hemen bütün kasetlerini almışımdır.Hepsi de bir çok ön planda bulunan sanatçıların çalışmalarına göre daha güzeldir ve buna rağmen bence Rafet el roman hakettiği ilgiyi görememiştir ama bu son albümüyle biraz hayal kırıklığına uğradım beklediğim gibi her zaman yaptığı albümlerindeki şarkıların tadı yoktu bi kaç şarkısını beğendiğimi söyleyebilirim.Bunlardan biride bu videosunu koyduğum şarkısı klipteki çocuk Rafet el roman ın bir hayranı ve bu şarkı ona ait.beraber çok hoş bi düet olmuş
Cuma, Eylül 12, 2008
Bir şey yapmalı hey!
Aslında çalışıp çalışmamak konusunda da çok kararsızım ama kararsız olmadığım tek şey sene boyunca ev kızı modunda evde oturmak .aslında ingilizce kursu buldum ama işe başlarsam yatabilir.bide şöyle bi sorun var işe başlarsam evden verilen harçlığın kesilmemesini istedim(yüzsüzlük yapıp) e bizimkiler de kabul etti doğal olarak:) zaten harçlığı kesseler hayatta çalışmam hiç bir karım olmaz yorulduğum bana zarar kalır neyse hakkımda hayırlısı ne ise o olur inş
Perşembe, Eylül 11, 2008
Yakarış
Kulunu sevmeni sevdim ey Rabbim..Ben unuttum,unutmadın..Ben adını
anmadım,yine de bırakmadın..Yüceler yücesi aşkına karşılık vermek
varken,Seni bırakıp başkalarına yandım… Yinede vazgeçmedin benden..
Sevdin beni oysa,ben Sana kul bile olamadım..Nankörlük ettim..Yine de
nimetlerini esirgemedin…Şikayet eden,sızlanan,dert yanan hep ben oldum..Sen
sabrettin..Sen sevdin beni…Bense vefasız bir sevgiliydim..Kıymetini
bilemedim…
Korkuyorum…Perdeler arkasında kalmaktan..Korkuyorum,başkalarına görünüp de
beni mahrum koymandan…
Cemalin…….Tüm derdim bu ey Rabbim….
Dayanamam Mevlam!!Ne olur Sensiz bırakma beni!!Biliyorum ki,ne yaparsam
yapayım,Cemalini hak edecek bir sermaye biriktiremedim..Seni hak edecek
gücüm yok benim…Seni hak edecek amelim yok..Hiç bir şeyim yok ey en
Güzel..Ellerim bomboş..Üstelik günah kirleriyle lekeliyim…Bembeyaz
gelemiyorum sana…Yarattığın gibi tertemiz değilim..Dünya kirletti
beni,nefsim aldattı..Şeytana kandım..Müflisim,Vi hiçbir şeyim
yok!!Duyduğum iştiyakın sebebi yine Sensin..Sensin her yanımda..Sensin
varlığım..Sensin Zenginliğim..Tüm sefilliğime rağmen yine de seni
isteyişim,sırlarındandır…
Sermayem yok ey Rabbim!!Tüm sermayem rahmetin…Lokman'ın bile derman
olamayacağı derdimin,dermanısın Sen…
Salı, Eylül 09, 2008
Bet sesli Talu
Sesimizn güzel olmasını isterdim ama şan şöhret için değil zaten hiçbir zaman yok ünlü olayım sanatçı olayım,manken olayım diye hayallerim olmadı ama sesim güzel olsaydı pek bi iyi olurdu.Bunu sadece kendim için istiyorum ,kendime işkence yapmaktan bıktım:(bazen aşka gelip şarkı söylemeye kalkıyorum bi an sesimin güzel olduğunu sanıp sesimi yükseltiyorum etraftan gelen uyarılarla kendime geliyorum:(geçen elif türküsünü söyleyeyim dedim aman evlerden ırak ablam yeter intihar edeceğim dedi:((
Pazartesi, Eylül 08, 2008
kesker alaka
gecenin bu yarısında(saat 3:50) aklıma gelen şeye bakın .ben bu Ajda pekkan denilen hatunu sevmiyorum, sevemiyorum.ya herkes böyle süperstar yok şöyle güzel sesli yok böyle dedikçe kendimde nedense zorunlu olarakonu sevme gereğiı duyuyorum ama nıçk olmuyor.Tamam kadın 60 yaşında olmasına rağmen çok güzel görünebilir,yorumu güzel olabilir ama ben sevmiyorum bi iticiliği var ,şarkılarıda çok kötü:/
geçenlerde evde otururken elimde cep telefonumla oynarken bir yandan da radyo dinliyordum dj çıktı biraz sonra çıkacak şarkının adını ve kimin söylediğini bilmem kaça gönderin hediye felan kazanacaksınız dedi hiç huyum olmamasına rağmen bi şansımı deneyim dedim hemen mesaj yaza girdim hangi şarkı gelecek diye bekliyorum.o aralarda ajdanın yeni kaseti çıkmış bütün radyolar yeni şarkısını çalıyor ben nerde çıkarsa değiştiriyorum ama şarkıyada aşina olmuşum o anda ajda pekkan ın şarkısı çalmaya başladı hayıflana hayıflana ajda pekkanı yazdım gönderdim dedimki eğer ben kazanırsam bu kadını seveceğim,tek şansı bu .ee tabii olarak kazanamadım bu kadında benim sevgimi ebediyen kaybetti.büyük kayıp onun için:/ :p
karmaşık düşünceler
* uyku düzeni diye bir şey kalmadı bende sahura kadar oturup ,öğlen 3 te kalkmak :(( buna tez vakitte bi çare bulmalı
*ben annemi özledim ya artık eve dönüş vaktinin geldiğinin sinyalleri bu olsa gerek.
*istanbuldan bol bol alışveriş yaptım incikler boncuklar aldım,saçlarımı boyattım havama hava kattım:P
*hayat çok pahalıymış,ev geçindirmek zormuş,paranın kıymeti yokmuş bunu da yeni anladım
* şiddetle ekim ayı gelsin istiyorummm
*hayatım hakkında en hayırlı yol ne ise onu seçmek istiyorum
*bir de manevi bir şey daha istiyorum o da bende kalsın
Cumartesi, Eylül 06, 2008
Sultanahmet'te iftar
Bugün iftarımızı Sultanahmette açalım dedik.Toplandık yola çıktık fakat yolda telaşlıydık iftara 1 saat vardı ve yemek yiyecek yer bulamayacağımızı düşünüyorduk ama oraya gittiğimizde yüzlerce kişinin kendine yer bulmasının yanı sıra bir okadar daha kişinin yemek yiyebileceği yerler vardı. kendimize güzel bir yer bulduk Işıklarla süslenmiş görkemli Sultanahmet Camiisinin yanı başında yüzlerce kişi ezanı bekledik ezan okunduğumda süper bir atmosfer oluştu herkes aynı anda duasını edip orucunu açtı.İşte böyle anlarda ramazanın tadı daha bir güzel çıkıyor.Daha sonra osmanlı macunu yedik çayımızı içip güzel bir Ramazan akşamını tamamladık.
Cuma, Eylül 05, 2008
Günün Duası
Allahım! Bana senin sevgini, seni sevenin sevgisini, senin sevgine ulaştıracak olan her sevgiyi nasip et." amin
Olasılıksız
Son okudğum kitap olan Olasılıksız'ı birçok insanda duymuştum ve birçoğu "okuduğum kitaplar arasında zirveyi kapan kitap" tanımlamasını yapmıştı.Buna istinaden bende okuyayım dedim Romanın arkasında" bitirmek için yarını ,başkalarına anlatmak için bitirmeyi beklemeyeceksiniz"yazıyor ve bu kitaba başlayınca çok doğru söylenmiş bir söz olduğunu anlıyorsunuz.Romanı bir macera filmi heyecanı ile okuyorsunuz bunun dışında tek olumsuz yanı fizikten ve istatistikten anlamadığım konulara değinmesi oldu ama yinede okunmaya değercek çok güzel romanlardan biri.Nette gördüğüm bi yorum dikkatimi çekti bu kitap için "Edebiyatın lostu" demişler:)Adam Fawer'in yani bu kitabın yazraının bir de Empati adlı kitabı varmış ve bu kitabın Olasılıksı kadar güzel olduğu söyleniyor yani sıradaki okuyacağım kitap Empati Size de tavsiye ediyorum :=)
Çarşamba, Eylül 03, 2008
Dizikolik insan tipi
Lost'un yayınlanan bütün bölümlerini izledim ve lostsuz bir hayat nasıl olcak:((ya sırf elimdeki bölümler bitmesin diye yavaş yavaş izliyordum ama her güzel şeyin bir sonu varmış bölümler bitti ta ki şubat 2009 a kadar.5.sezon başlayana kadar. bulabilirsem Heroes adlı diziyi izlemek istiyorum onu da şu aralar bulamayacağım için daha önce başlayıp 1.sezonun sonunda kadar izlediğim ama devamını izlemeye fırsat bulamadığım Prison Break a devam edeceğim.En iyi fikir yarın başlamalıprison'a, losttan doğan boşluğa kapatmalı:/
Pazartesi, Eylül 01, 2008
Çarşamba, Ağustos 20, 2008
tesadüff
Biraz önce bu arkadaşımla konuşerken çok komik bir şeyin farkına vardık lobelya bloga koyacağı yazısına bir resim arıyor nette ve herhangi bir metro resmini koyuyor, bu yazıyı aylar önce koymuştu ama bugün farkına varmışki koyduğu metro resminde metronun içinde kardeşi var :) gül gül öldük .komik bir tesadüf oldu ahanda şu yazı
Pazar, Ağustos 10, 2008
En güzel ses
Salı, Ağustos 05, 2008
Lostkolik
Bi aralar sürekli insanların losttan bahsettiğini duyuyordum ama hiç izlemek gibi bi isteğim veya çabam olmadı.arkadaşlarımın 4 te 1i msn iletilerine “lost izliyor yok”yazıyorlardı ben buna bir anlam veremiyordum ta ki okulların bitmesiyle evde sıkılmaya başlayınca arkadaşımdan vcd leri aldm ama bir türlü başlayamadım hiç içimen gelmedi.sonra birgün sıkıntımın tavan yaptı zaman vcdleri alıp taktım ilk bölümü izledim daha sonra devamı geldi evet bende bir lostkolik olmuştum her bulduğum fırsatta laptopu insanların olmadığı ücra köşelere kaçırıp rahat rahat lost izlemeye başladım her bir bölüm merak uyandırıcı şekilde bitiyordu.bölüm sonlarında ya gülüyorum,ya şaşırıyordum yada ne yapacağıma bilemeden sağa sola koşuyordumJlostsuz günüm geçmemeye başlamıştı,birgün elimeki bölümkerin biteceği korkusuyla yaşıyordum,bölümler bitmesin diye azar azar izlmeye çalışsamda gün sonunda 8-9 bölüm izlediğimin farkına varıp kendi kendime hayıflanıyordum.sonunda 3.sezonun 19.bölümünde elimdeki vcd ler bittiLartık günler anlamsızdı çok yemek yiyor az su içiyor depresif takılıyordum.birgün elime diğer bölümlerin geçeceği umuduyla yaşıyordum.
Not:yukarıdaki yazıda bol miktarda mübalağa sanatı kullanılmıştırJ
Lostaki karakterler üzerine yorumlar
Jack: her ne kadar dizinin başına başrol oyuncusu gibi görünse de daha sonra başka birinin ana oyuncu olduğu ortaya çıkıyor bunu daha sonra açıklayacağım.jack orta halli bir tipi olan yardım seven bi doktor.başlarda sevdiysem de dizinin ortalarına doğru gıcık oldum fazla yardım sever,herkese inanıp duygusal davranıyor olayları irdelemiyor malak gibi bir şey huh
Kate: Başroldaki kadın oyuncu , herkes güzel dese de ben hiç beğenmiyorum başka birini mi bulamamışlar.bacağım kadar boyu var.
Clarie: (bu isim böyle mi yazılıyordu:p) bence dizideki en güzel kadın hamile sarı kafa bi çocuğu oluyor felan tatlu bi kişilik
Charlie: aman da aman ablası çok şeker biri ben sevdiğim karakterleden biri
Hurley: şişko ve toparlak bir insan her ne kadar yardımsever olsa da tuttuğum bi karakter değil.dizide ölebilir izin veriyorum
Locke: bu adamda bi gariplikler var ,hep yakında ortaya çıkar bekliyorum ama bişi
Çıktığı yok
Sayid:konuşma aksanı hoşuma gidiyor.dizinin olmazsa olmazlarından.
Ana lucia:sevdiğim karakterleden birdi hal hareketlei mimikleri hoşuma gidiyordu ama sizlere ömürL
Veeeee veeeee adamımmmm
Sawyerrr: ben lotsa başlamadan önce Sawyer Beyaz şova konuk olmuştu birçoinsan silsilesi bayram etmişti bir anlam verememiştim.hata bunun neresini beğeniyorsunuz hiç yakışıklı değil diyordum ama diziyi izledikten sonra işler değişti.Çok yakışklı ,çok karizma,ukalığı ve insanlara garip lakaplar takmasıyla ilgiyi üzerinde topluyor:J yani bana göre filmin başrol oyuncusu
Her ne kadar dizinin bazı yerlerinde bu nasl böyle olur saçma desemde umarım son unda her olayı mantıklı bir sonuca bağlarlar